Önümüzde ki pazar günü, ülkemizin gelecekte nasıl bir rejimle yönetileceğinin belirleneceği çok önemli bir Referandum yapılacak.
Üzücü olan, Anayasa’da çok önemli değişiklikleri içermesinin ötesinde, Anayasa’nın diğer birçok maddesinin de değişmesine yol açacak olan bu 18 maddelik Anayasa Değişiklik Paketinin gerek Anayasa Komisyonundan ve gerekse de TBMM’ den uzlaşma sağlanarak geçirilmesi yerine, sayısal üstünlükle geçirilmiş olmasıdır.
Gerek Komisyonda ve gerekse TBMM’ de muhalefetin tüm itirazlarına rağmen, tek maddesinde değişiklik yapılamadan geçirilen bu Anayasa Değişikliği Tasarısı, şimdi halkın onayına sunulmaktadır.
Halkın oyuna sunulacak olan bu Anayasa Değişiklik Tasarısı’nın tüm siyasi partilerin uzlaşması ile çıkartılmamış olması nedeniyle, bu değişiklik taslağının ülkemizin tamamı tarafından benimsenmediği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla bu değişiklik taslağının oylanacağı Referandum öncesi, toplum son derece keskin hatlarla iki cepheye ayrışmış bulunuyor.
Ne yazık ki, Referandum sürecinde tartışma programları düzenleyen TV Kanalları da, parti forması giymiş gazeteci ve akademisyenlerden oluşan konuşmacıları karşı karşıya getirmiştir.
Bu tartışmalarda özellikle “EVET” yanlısı olanlar, taslakta ki 18 maddenin neler getirip neler götüreceğini anlatmak yerine, muhalefet kanadının siyasetçilerini eleştirmeyi seçerek, bir anlamda 18 maddenin anlaşılmasını engelleme çabasında olmuşlardır.
Bu tavır, ister istemez ortamı daha da germiş ve adeta toplumda ki ayrışma ateşinin üzerine benzin dökülmüştür.
Sonuçta karşılıklı suçlamalarla geçen ve siyasi terbiyenin yerini hakaretin, hatta tehditlerin aldığı çok sağlıksız bir Referandum sürecinin sonuna gelmiş bulunuyoruz.
********************************
REFERANDUM SONRASI NE OLUR?
Öncelikle bazı şeylerin altını çizmek istiyorum.
- Coğrafyamızın dışında ki sömürgeci devletlerin bölgemizde giriştikleri çıkar kavgası Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmiş bulunuyor.
- Sömürgecilerin bu bölgeye müdahalesinin öncesinde bölgemizde komşuları için bir tehdit unsuru oluşturmayan ülkelerin, kardeş kavgası ile iç savaşa mahkûm edilmesi sonrası, bölgemizde yaşanan karmaşaların bölgenin tüm ülkelerini tehdit ettiği bir dönemde, bu Anayasa Değişikliğine neden gerek duyulduğunu anlamakta sıkıntı çekiyorum.
- Ülkemizi ortadan ikiye ayrıştıracak kadar olumsuzluklara neden olan bu Anayasa Değişikliğinde, böylesine ısrarcı olunmasının nedenini de toplumun hala çözemediği anlaşılmaktadır.
- Çoğu insan gibi ben de, bu Anayasa Değişikliği Referandumun da “EVET” de çıksa, “HAYIR” da çıksa tartışmaların bitmeyeceği, hatta şekil değiştirerek daha da artacağı endişesini taşıyorum.
- 15 yıldır tek başına ülkemizi yöneten bir iktidarın, gerek TBMM’ de ki çoğunluğu ile ve gerekse son sekiz aydır da Cumhurbaşkanına verilen kararname çıkartma yetkisi ile ihtiyaç duyduğu her yasayı çıkartabildiği ve her uygulamayı yapılabildiği bir ortamda, ülkeyi kamplaşmaya iten bu Anayasa Değişikliğine neden ihtiyaç duyduğunu, toplumun en azından bir yarısının anlayamadığı görülmektedir.
- Bölgemizde “Tek Adam Rejimi” ile yönetilen ülkelerin son on yılda nasıl parçalandığını ve kardeşin kardeşi öldürdüğü iç savaşlara nasıl sürüklendiğini endişe ile izleyen toplumun bir yarısı, referandumdan “EVET” Çıkması halinde ülkemizin de “Tek Adam Rejimi” ile yönetilecek olmasından korktuğunu söylüyor.
- Bugüne kadar yapılan tüm seçimlerde oy vermediği partinin iktidara gelmesinden hiçbir endişe duymayan insanların, bugün bu Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi ile oluşacak “Tek Adam Rejiminin” Her kararı istediği gibi alıp uygulamasının yaratabileceği sonuçlardan korktuğunu söylüyorsa, bu ülkemizin geleceği açısından düşündürücü değil midir?
- Suriye’yi Tek Adam olarak yöneten Esat’ın, yanlışları ile kardeşin kardeşi öldürdüğü iç savaştan kaçarak ülkemize sığınan üç buçuk milyon Suriyeli toplumumuzda tepki yaratmaya başlamıştır.
- Askerlik çağında olanların dahi ülkelerinin geleceği adına kendi ülkesinde kalarak mücadele etmek yerine, ülkemize sığınıp hükümetimizin desteği ile benim yoksul insanlarımın sahip olmadığı koşullarda yaşam sürdüren Suriyelilerin, bu ülkenin zor koşullarda yaşamını sürdürmeye çalışan asgari ücretli, emekli, işsiz ve yoksullarının tepkisine neden olduğu nasıl görmezden gelinir?
- Bizim çocuklarımız üniversiteye girebilmek için sınavlarda ter dökerken, Suriyelilerin sınavsız Üniversitelere girmesi ve burs destekleri aldıklarını gören gençlerimizin tepki göstermemesini düşünebilir misiniz?
- Referandum sonrası işsiz, parasız ve hızlı doğumlarla sayısı her geçen gün artan bu Suriyelilerin Referandum sonrası vatandaşlığa da alınacağının söylenmesi, ülkemin işsiz ve yoksul insanlarının zaten az olan iş ve yoksulluktan kurtulma umutlarını tamamen yok edeceği gerçeğini, bu toplum nasıl kabul edecek?
- Sömürgeci ülkelerin bölgemizde çıkarttıkları iç savaşların sınırlarımıza dayanması sonucu, sınırlarımızı korumak için canlarını veren fidan gibi şehitlerimizin hep yoksul ailelerin çocukları olması ve çoğunun cenazesinin ilçe ve köylerde ki derme çatma evlerden kaldırılıyor olmasının yarattığı görüntüler, düşündürücü değil midir?
SON SÖZ;
- Anayasa Değişikliğini dahi uzlaşarak yapmayı beceremeyen ve onun yerine sayısal gücü kullanarak topluma dayatan bir anlayışın, yarınlarda Türkiye’yi tek başına yönetmesini bu toplumdan kabullenmesini beklemek, ne kadar inandırıcı olacaktır?
- Referandumdan “EVET” çıksa da, “HAYIR” çıksa da, hepimizin bu ülkede yaşamayı sürdüreceği gerçeğini hiç kimse göz ardı etmemelidir.
- Referandumdan “EVET” çıkması halinde, bunun bir zafer olarak görülerek daha da dayatmacı bir yönetim anlayışı ile ülkemizi yönetmek benimsenirse, bunun ülkemizin geleceği adına çok büyük sıkıntılara zemin hazırlayacağı göz adı edilmemelidir.
- Referandumdan “HAYIR” Çıkması halinde de iktidar görevini sürdürecek olup, değişen bir şey olmayacaktır. O nedenle muhalefet kanadı da, bu HAYIR’I abartmadan gerginliğin bir an önce atlatılarak ülkemizin normal yaşamına dönmesine katkı vermelidir. İktidar ve iktidarı destekleyen kanat da, Başkanlık Sistemini Türkiye gündeminden kaldırmalıdır.
- Bugün itibariyle Referandumun yapılacağı pazar gününe altı gün kalmış bulunuyor. Referandum da oy kullanacak olanlardan hala okumayanlar varsa, onların da bu altı günde değiştirilecek bu 18 maddeyi mutlaka okumaları gereklidir. Çünkü bu oylama, ülkemiz adına hayati önem taşımaktadır ve içeriği bilinmeden atılacak her oyun EVET’ de olsa, HAYIR da olsa vebalinin çok ağır olacağı unutulmamalıdır.
- Oy kullanma hakkına sahip tüm vatandaşlarımız, pazar günü oylarını mutlaka kullanmalıdır.
17 Nisan gününün, ülkemizde ki ayrışmaların sonlandırılacağı, güvenilir ve tam bağımsız yargı sisteminin tesis edileceği, tüm görevlendirmelerde liyakat sisteminin yerleşeceği, güven ve huzur ortamının sağlanacağı bir dönemin başlangıcı olmasını diliyorum.
İyi haftalar.
SAMSUNLULAR, LÜTFEN! UNUTMAYINIZ..
HAVA ALANIMIZ ÜÇ AYLIĞINA KAPATILACAK..
Altı üstü 3,5 Km. uzunluğunda ki 2. Pistin maliyetinin gerekçe olarak gösterilerek yapılmaması ve alanın kapatılarak onarılacak olmasının şimdi de üç ay ertelenmiş olması düşündürücüdür.
Böylece acil bir neden olmadığının ortaya çıkması ile kapatmanın asıl nedenin, bunlar olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu, bir kez daha Samsun’a yapılan bir dayatmadır.
Soru şu; Neden bu dayatmaya sessiz kalınıyor?
NEDEN? NEDEN? NEDEN?